Güncel
Selahaddin E. Çakırgil / Almanya’da yeni dönem, yine eski dönem ve yine Merkel
Şimdi kim ne derse desin, Merkel, Avrupa’nın şu anda en etkili siyasetçisi konumunu sürdürecektir. Bu da, Türkiye için pek de hoş olmayacaktır.
Selahaddin E.Çakırgil - STAR
Almanya’da 24 Eylûl günü yapılan seçimler, beklenen sonuçları verdi..
CDU(Hristiyan Demokrat BirliÄŸi)partisi, yine iktidarda.. Ve Ä°kinci DünyaSavaşı’ndan sonraki dönemde,1982-98 arasındaki 16 yıllık dönemde dört kez seçim kazanan ve ancak beÅŸincide tökezleyen Helmut Kohl’den sonra, arka arkaya dört kez seçim kazanan ikinci isim olarak Angela Merkelipi yine birinci parti olarak göğüsledi. Önümüzdeki dört yılı tamamlayabilirse, eski komünist DoÄŸu Almanya’da yetiÅŸmiÅŸ birisi olmasına raÄŸmen, kendisini -tamamiyle Kohl’ün dehâsına borçlu olunan ve bir kurÅŸun bile atılmadan tekrar iki Almanya’nın birleÅŸtirilebilmesinden sonraki Federal Almanya’da iktidar partisinin en önemli yerlerine getiren lideri Kohl’ün baÅŸbakanlık süresini egale etmiÅŸ, eÅŸitlemiÅŸ olacak... Önümüzdeki 4 seneyi tamamlayabilirse, ondan sonra 5’inci bir kez daha seçimlere de girer ve kazanırsa, o zaman da sadece Alman tarihinde deÄŸil, Avrupa ülkelerinin tarihinde de 2. Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemde Ä°ngiltere’de Winston Churchill ve Fransa’da General Charles de Gaulle’ün gibi son derece karizmatik liderlerin bile gerçekleÅŸtiremediÄŸi bir ilki sergilemiÅŸ olacaktır...
Merkel’in bu baÅŸarısı, bizim monÅŸer diplomatlar pek ihtimal vermediyseler de, beklentiler arasındaydı. Çünkü ikinci büyük parti olarak bilinen SPD (Sosyal Demokrat Parti) Willy Brandt, Helmut Schmidt veGerhard Schroeder’den sonra toplumun geniÅŸ kitlelerine hitabeden ve halkın nabzını ve heyecanını elinde tutan bir lider çıkaramadı. Schroeder’den sonra gelip geçen liderlerin her birisi de belki siyasette deÄŸil, ama liderlik açısından silik kimselerdi. Ki, onların isimlerini kendi partilileri bile hatırlamıyorlar. Avrupa Parlamentosu BaÅŸkanlığı’ndan, son anda ayrılıp, SPD’den federal baÅŸbakanlık için büyük iddialarla aday olan ve daha birkaç ay öncesine kadar Merkel’in karşısına rakip olarak çıkmak hayalindeki SPD’nin Genel BaÅŸkanı Sigmar Gabriel’i bile sollayıp öne geçen Martin Schulz da önceki silik liderler kafilesindeki yerini daha ÅŸimdiden aldı denilebilir.
***
Åžimdi kim ne derse desin, Merkel, Avrupa’nın ÅŸu anda en etkili siyasetçisi konumunu sürdürecektir. Bu da, Türkiye için pek de hoÅŸ olmayacaktır.
Çünkü, Türkiye’de yapılan anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi ve referandumu günlerinde Türkiye’yi dışardan yönlendirmeye ve açıkça Türkiye iç siyasetinde Tayyip ErdoÄŸan karşıtı güçleri tek cephede tutmaya çalışırcasına bir küstahlığa yeltenen Merkel yine iktidarda.. Merkel’in bu tercihinde, karşısında güçlü bir lider istememesi düşüncesinden baÅŸka bir izah yoktur. Nitekim, daha geçenlerde, Türkiye’de, Tayyip ErdoÄŸan’a karşı olan yüzde 50’nin bizden beklentilerini ve onlara karşı sorumluluklarımızı unutmamalıyız’ diyecek kadar bir hırs içinde Merkel..
Åžimdi Türkiye yöneticileri, de, Merkel’in yüzde 40 civarındaki oyuna bakıp, geride kalan yüzde 60’a karşı bizim sorumluluÄŸumuz var deseler, bu mantıklı sayılabilir mi?
***
Ancak burada, Türkiye’nin de referandum öncesi gerilim sırasında Almanya iç hukuk düzenini zorlayacak ÅŸeklide ve onların karşı çıkmalarına raÄŸmen, orada kanun yoluyla hazır bulunabileceklerini zannetmek gibi bir yanlışla geliÅŸen gerilim sonrası, taraflar arasındaki münasebetler oldukça soÄŸuk..
Bunun seçimlerden sonra yatışması beklenebilir mi?
Biraz zor... Gerçi hele materyalist dünya görüşüne sahip kiÅŸi, toplum ve yöneticiler için devletlerin sürekli dost ve düşmanları yoktur, menfaatleri vardır denilir ama, Merkel’in taa başından beri Türkiye’ye ve Almanya’daki sayıları üç milyonu aÅŸan Türkiyeli ve topluca 5 milyonu aÅŸan Müslümanlara karşı peÅŸin hükümlü bir önyargısının olduÄŸu unutulmamalı...
***
Gerçi, Türkiye’nin yöneticileri, bizim alman halkıyla bir problemimiz yok, bizim meselemiz Almanya’nın yöneticileriyledir deseler de, aynı sözü karşı taraf da söylemekte olup, mantıklı bir zemine de oturmamaktadır. Çünkü, Türkiye’de halkın yarıdan fazlası Tayyip ErdoÄŸan ve yönetimini destekliyorsa hükümeti elinde bulunduruyorsa, odur, dış siyasetteki muhatapların muhatabı... Muhatap odur...
Aynı ÅŸekilde, Merkel de 40’larla bile iktidara geldiyse, ona karşı bir tavır Alman halkına bir tavır da sayılır.
Bundan sonra taraflar umulur ki, gereksiz hesaplarla girilmiş gerilimleri bir kenara bırakır ve menfaat müşterekliği üzerine bir diplomatik dostluğu yeniden kurmaya özen gösterirler. Karşılıklı güç ve iktidar denemelerine girmeden..
Henüz yorum yapılmamış.